Emine PİŞİREN/ANI
Bugün hava aşırı sıcaktı. Bütün gün ayakta kalmış, annemin Edremit’teki yeni aldığı evle ilgilenmiştim. Eve henüz su bağlanmamıştı, bağlanınca da sular kontörle çalışacaktı. Yani, ne kadar ekmek o kadar köfte, misaliydi su işi…Paran yoksa sana su da yoktu.
Dışarıya çıktığımda bunaltıcı bir havayla karşılaştım. Sıcak hava nefes almamı zorlaştırıyordu. Üstelik de çok susamıştım. Dışarı çıktığımda su içmek için en yakın bir çeşme, bir market aradı gözlerim. İki sokak yürüyünce mini bir market gördüm ve hızla içeri girdim. Su şişesi sıcak havada dış yüzeyi boncuk boncuk terlemekteydi. İçmek için gölgeye çekildim ve tam içecektim ki, “o suyu bana versene,” demişti hiç tanımadığım bir ses.
Sesin sahibine başımı çevirdiğimde, yaşlı bir Türkmen Kadınıydı. Elimdeki yeni açılmış ve hiç yudumlamadığım su şişesini o yaşlı kadına hiç düşünmeden verdim…
İçimden, “olsun ben yine alırım ” diye geçirdim, ama suyu aldığım markete geri dönmeye üşenmiştim. Hava sıcak ve ben oldukça yorgundum. Yürümeye başladım. Orduevinin köşesine geldiğimde duvar dibinde bir köpek oturmaktaydı. Onun pembe dili dışardaydı, sık sık soluyordu. Dili ağzından yere düşecek gibi sarkıyordu. Belli ki, o da çok susamıştı. Çevreme bakındım, herhangi bir kap aradım, görememiştim.
Hey gidi çöpçüler hey!
Ne kadar da temizdi sokaklarımız ve Caddelerimiz. Az ileride el arabasıyla salatalık satan bir satıcı gördüm. Ondan bir kg salatalık aldım ve doğruca o susamış köpeğe gittim. Buz gibi yeşil salatalığı sık soluyan hayvana uzattığımda, gözlerinde ürkek ve korku dolu bakışı yakaladım. Ama uzattığım salatalığı da almıştı. O, sulu salatalığı duvar dibinde katır kutur yerken, bende mutlu bir tebessümle yoluma devam ettim.
Hala susuzdum!
Eve geldiğimde kana kana musluktan suyumu içerken, bir yandan da düşünüyordum: “Hadi biz insanlar suya kanabiliyoruz, ya o hayvanlar yaz sıcağında nereden su içecekler?,” bu şekilde düşünür düşünmez, boş bir plastik kaba su doldurup sokağa çıktım.
Gölge bir yere kaseyi koyduğumda, bir kaç sokak köpeği kana kana su içmeye başlamışlardı bile…Eve mutlu girdim. Camdan bir süre su kabını koyduğum alanı izlemeye koyuldum. Kedilerin, hatta karga ve serçelerin de o kaptan suyu içtiğini gördüm.
Az sonra sokak, okuldan dağılan çocuk sesleriyle dolmuştu.
Şimdi de su kabı onların ayak topu olmuştu.
04.Haziran.2012
Emine Pişiren