Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

MHP İLÇE BAŞKANI KURBAN KESEREK GÖREVE BAŞLADI

1-             Çevremde imanı giden çok kimse var. İmanımızı muhafaza etmek

1-             Çevremde imanı giden çok kimse var. İmanımızı muhafaza etmek için ne             yapmalıyız, bilgi verir misiniz?

 

Sadece             sizin çevrenizde değil ki, biz de bu toplumda yaşıyoruz. Îmânını             muhâfaza edebilen çok az kimse var. Ancak, Ehl-i sünnet âlimlerinin             kitâplarını okuyanlar îmânını muhâfaza edebiliyor. Devamlı, Ehl-i             sünnet âlimlerinin hayatları ve kitâpları okunursa ve böyle kimseler             bir araya gelir, birbirlerine destek verirse, bunlar îmânlarını             koruyabiliyorlar.

 

(Tam             İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)             kitâbını hazırlayan Hüseyin Hilmi efendi “rahmetullahi aleyh”,             Halıcıoğlu askeri lisesinde öğrenci iken, elli altmış kişi oruç             tutarken, derse giren öğretmenlerin telkini, yanlış bilgiler vermesi             neticesinde bu elli altmış kişi ine ine, bu zât yalnız kalıyorlar.             Burada samimiyetle yaptıkları duâ neticesinde, Seyyid Abdülhakîm             Arvâsî hazretlerine kavuşuyorlar.

 

İnkâr,             küfür boğaz gibi akıyor. İnsan da bunun karşısında saman çöpü             gibidir. O saman çöpü, ancak bir kaya kovuğuna gelir ve ona             yapışırsa akıntıdan kurtulabilir. (Yâ Rabbi! Ben sana îmân ettim.             Sana doğru olarak ibâdet etmek, doğru olarak inanmak, Senin rızâna             kavuşmak istiyorum) diye, cenâb-ı Hakka samimiyetle yalvaran bir             kimse, vallahi de, billahi de, tallahi de bu kimseye Allahü teâlâ             tutunacak dal gönderir.

Biz             ahir zamanda yaşıyoruz. Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü             vesselâm” buyurduğu gibi, (Öyle bir zaman gelme durumu             vardır ki, o zamanda imânı muhâfaza etmek, avuç içinde kor ateşi             tutmak gibidir). Atılırsa imân gidecek, tutulursa el             yanacak. Böyle bir zamandayız.

Hepimizin             tek bir silahı var, istiğfara devam edeceğiz. Elimizi açıp duâ             edeceğiz. (Yâ Rabbi! Dînini bilen, seven kimseleri karşımıza çıkar.             Öyleleri ile arkadaş eyle. Öyle kimselerle beraber bulundur).            

 

(Tam             İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)             kitâbını doğru dürüst okumayan ne ibâdetlerini doğru dürüst             yapabilir, ne imânını koruyabilir, ne itikâdını koruyabilir. Mümkün             değildir.             (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) sağlam bir kayadır.             Yüzlerce, binlerce Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâbından alınmış.             Nakli esâs almış, Ehl-i sünnet itikâdı anlatıyor. Düşman olanlar da             bid’at ehlidir, zındıktır, masondur,             dinsizdir..

 

(Hakîkat             Kitâbevi)nin             kitâplarına dört elle sarılmalıdır.

 

 
   

2-             Etrafımda imansız olan yakınlarımızdan tamamen irtibatı keselim mi?             Nasıl hareket etmeliyiz?

 

Elbette             irtibâtı kesmeyiz. Kesersek faydalı olamayız. Ama belli mesâfede             olmalıdır. İçlerinden samimi olanlar varsa kitâp             veririz.

 

 
   

3-             Film artistleri için bazen, ne kadar güzel veya yakışıklı diyoruz.             Böyle söylemek imanı giderir mi?

 

Kim             olursa olsun, biz onun küfrünü beğenmiyoruz ki. Fiziken güzel             olabilir. Fiziken güzel, erkek çok yakışıklı demek imânı             gidermez.

 

 
   

4-             Bağlumda, Abdülhakim Arvasi hazretlerinin metfun bulunduğu yerde,             başka evliya zatların da kabri var             mıdır?

 

Biz             bilmiyoruz.

 

 
   

5-             Bazen beddua etmiyorum, ama Allahım sana havale ediyorum diyorum. Bu             beddua olur mu?

 

En             ehveni bu. İdeali, (Yâ Rabbi! Buna hidâyet ver)             demektir.

 


 
   

6-             Çalıştığım yerde yabancı erkek yok, kadın kadınayız. Fakat çevredeki             esnaftan bazen erkekler bize hal hatır soruyor. Bu durumda nasıl             hareket etmeliyiz?

 

İzin             verilmiştir. Zaruret kadar, komşuluk ilişkileri münâsebetinde, resmi             olarak diyalog devam eder.


 

 
   

7-             Kardeşim renkli, mealli Kuran-ı kerim almış. Bunu okumak uygun             mudur?

 

Uygun             değildir. Çünki mealden din öğrenilmez. Tercüme edenin kendi             düşüncesidir, Allahü teâlânın buyurduğu da değildir. Dolayısıyla             dînini öğrenmek isteyen ilmihâl kitâbı okuyacak. İlmihâllerin             içerisinde             (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) kitâbını mutlaka             okumalıdır. Dînini öğrendikten sonra doğru yazılmış Tefsir-i mevâkıf             gibi [meâldir] okunabilir, ama din meâlden öğrenilmez, ilmihâl             kitâplarından öğrenilir.

 


 
   


 

8-             Öğretmenim. Maaşımızı aldığımız banka bize promosyon veriyor. Bu             promosyonu almak caiz midir?

 

Hediyedir,             kullanılabilir.             

 


 

  

 

9-             Tutamadığım oruçları kaza ediyorum. Kaza ettikten sonra da başka bir             şey yapmak gerekiyor mu?

 

Şâfii             mezhebinde farklı bir durum vardır. Hanefi mezhebinde sadece kaza             edilecek. Kaza ettikten sonra da tövbe istiğfar etmek lâzım. Bu             tövbelerin de kabul olabilmesi için de sadaka vermek bildiriliyor.             Kaza ederken zamanı biliniyorsa söylenir, bilinmiyorsa en son kazaya             kalan veya ilk kazaya kalan diye niyet edilir.

 

  10-             96 gram altın veya bunun karşılığı param varsa, bunun üzerinden bir             yıl da geçtiyse, zekatını verecek             miyim?

 

Kameri             aylardan herhangi birinde buna ulaşmış olan zengin olur. Seneye o             günde bakılır, elde varsa zekâtı verilir. Zekât farz olan kimseye             kurban kesmek de vâcibtir. Kurban nisâbı ile zekât nisâbı             birbirinden farklıdır. Doksanaltı gram altın veya bunun karşılığı             parası olan, üzerinden de bir yıl geçen zekât vermekle             mükelleftir.

 

Abdullah             bin Mübârek“rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Âlimleri hafife             alanların âhireti, ümerâyı hafife alanların dünyâsı, dostlarını             hafife alanların mürüvveti         yıkılır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir