Allen der ki; Dünyanın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi. En büyük çınar bir tohumda, en büyük kuş bir yumurtada gizliydi. İnsan gençliğinde öyle çok hayaller kurar ve de öyle çok ideallerinin peşinden koşar ki, kimilerine kavuşur, kimilerine de dokunur… Hayale kavuşmak, insanı diri tutan, yaşama bağlayan hiç değişmez bir kuraldır Yaşamda öyle anlara tanık oluruz ki; bu aşk olsun, iş olsun, başarı olsun, arzular olsun fark etmez. Bazen de gerçekleşmesini arzuladığımız hayallerimiz bizi yaşama bağlı kılar. Tıpkı bir sarmaşığın koca çınar ağacına sarılması gibi… Gençlikle yaşlılık arasında geçen zaman, bir masuradan diğer masuraya iplik gibi sarılır… Bir ileri, bir de geri… Sanki kum-saatinden beş dakikada öte yana boşalan kumlar gibi… Bir ilerii, bir de geri… Mesela; deniz kenarında küçük de olsa bir evi, o küçük evin bahçesinde bir çocuk gibi özentiyle dikip büyüttüğü bir kaç meyve ağacını… Mevsimi gelince uzanıp da meyvelerini kopartacağı zeytin ağaçlarını… Ara sıra salataya katık edeceği maydanoz, dereotu ve rokalarını dikeceği küçük de olsa bir bahçesi olsun istiyor… Hatta masasını süsleyecek renk renk mevsim çiçeklerini yetiştirebileceği o bahçede sevdiği ile -kırk yıl hatırlı – sayılan bol köpüklü kahvenin telvesini yudumlayacağı saatlerin hayalini bile kuruyor… Ve hep bu hayallere kavuşma heyecanlarını sol yanında duyumsayarak koskoca yılları deviriyor insan… Eninde sonunda düşlediği bu hayaline kavuşuyor tabi ki.. Lakin o zamanda yaş kemale eriyor, başı toprağa daha da yakınlaşıyor… Gençlik elden gittikten sonra insanın ne gözü herhangi bir yalıyı/villayı, ne de kedi köpek, kuş veya herhangi bir çiçeği gözü görüyor.. Hele hele dizlerinde kemik erimesine bağlı kireçlenme başlayıp, dermanı kesilmişse… Yaş yetmiş iş bitmişken hele… Bir de kahve içip dertleştiği yaşıtlarından biri yanında yoksa… Başını omuzlarına dayadığı hayat arkadaşı, yaşamdan erken ayrılmışsa… Bir de yalnızlık onun çekilmez derdi olmuşsa… İşte o zaman da insanın ruhsal iştahı kalmıyor… İçindeki coşkular bir sabun köpüğü gibi tek tek sönüyor. Bu kez de boşa geçirmiş olduğu yılları gönlünün havanında öğütüp, pişmanlıklarını çıra gibi yakıp, gençliğini yâd-ediyor. Sonunda zamanın sarmalında anılarına doğru buruk hüzünler kuşanan ruhuyla keşkelere yolcu oluyor… Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı Tony Arata; …Hayallerime bakmayı, gözlerimi ardına kadar açarak yaparım ve geriye bakmayı da gözlerim kapalı yaparım. sözleriyle adeta -düşle gerçeğin- resmini çizmiş sanki. Öyle ki, gelecekle geçmiş arasında ara sıra da olsa aklın seyir halinde olacağını düşündürüyor. Ben yine de ruhumuzu karartmayalım der, Mark Twain’in yüreğimize su serpen sözlerine kulak vermeyi tercih ederim. Zira o sözler insanın yaşarken umudunu da körüklemektedir. Hayallerinizi yitirdiğiniz an, yaşamınız sona ermiş sayılır. Sevgiyle…
