Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BELEDİYE DE TOPLANTI KRİZİ

BAŞKAN DAVET ETTİ, HAVAALANI MÜDÜRÜ GELMEDİ

BAŞKAN DAVET ETTİ, HAVAALANI MÜDÜRÜ GELMEDİ

Kâinatın Efendisi Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem RESÛLULLAHIN GÜZEL AHLÂK VE ÂDETLERİ 33-Suyu yavaş yavaş, besmele ile başlıyarak üç yudumda içer, sonunda (Elhamdülillah) der ve duâ ederdi. 34-Diğer Peygamberler gibi, zekât malı ve sadaka almazdı. Hediyeyi kabûl ederdi. Ekseriyâ karşılığını ziyâdesi ile verirdi. 35-Giymesi câiz olanlardan her bulduğunu giyerdi. Kalın kumaştan ihram şeklinde dikilmemiş şeylerle örtünür, peştemal sarınır, gömlek ve cübbe de giyerdi. Bunlar pamuktan, yünden veya kıldan dokunmuştu. Ekseriyâ beyaz, bâzan yeşil giyerdi. Dikilmiş elbise giydiği de olurdu. Cuma ve bayramlarda ve yabancı elçiler geldikte ve cenk zamanlarında kıymetli gömlekler, cübbeler giyerdi. Elbiselerinin renkleri ekseriyâ beyaz olurdu. Yeşil, kırmızı ve siyah olduğu da olurdu. Kollarını bileklerine kadar, mübârek ayaklarını baldırın yarısına kadar örterdi. İmâm-ı Tirmüzînin rahime-hullahü teâlâ (Şemâil-i şerife) kitabında diyor ki, (Resûlullah, Kamîs, yâni gömlek giymeyi severdi. Gömleğinin kolları, bileklerine kadar uzundu. Gömleğinin kollarında ve yakasında düğme yoktu. Ayakkabısı deriden olup, bir tasması ve iki kubâlı vardı. Kubâl, bir ucu tasmaya, diğer ucu, ön uca dikilmiş kayıştır. İki parmak arasından geçmektedir. Elbise ve ayakkabı giymekte âdete uyulur. Âdetten ayrılmak, şöhrete sebep olur. Şöhretten kaçınmak lâzımdır. Mekkeye girdiği zamanda, mübârek başında siyah sarık sarılı idi). 36-Ekseriyâ beyaz, bâzan siyah tülbenti başına sarık olarak sarıp, ucunu bir karış kadar iki omuzu arasına sarkıtırdı. Sarığı çok büyük ve pek küçük olmayıp, üçbuçuk metre kadar uzundu. Sarığını takkesiz sarar, bâzan sarıksız fitilli takke giyerdi. 37-Arabistândaki âdete uyarak saçlarını kulaklarının yarısına kadar uzatır, fazlasını kestirirdi. Saçlarına yağ sürerdi. Yolculukta dahî şişe ile yağ götürürdü. Yağ sürdüğü zaman, başına önce tülbent kor, başlığını tülbentin üstüne giyerdi. Böylece, yağ sürdüğü dışardan belli olmazdı. Bâzan saçlarını uzatıp, iki ön yanına uzatırdı. Mekkeyi feth ettiği gün, böyle uzanmış iki saçı vardı. 38-Ellerine, başına, yüzüne misk veya başka kokular sürer, ud ağacı, kâfûrî ile buhurlanırdı. 39-Yatağı, içi hurma iplikleri ile dolu, dabağlanmış deriden idi. İçi yünle dolmuş bir yatak getirdiklerinde, kabûl etmedi ve (Yâ Âişe! Allaha yemin ederim ki, eğer istesem, Allahü teâlâ her yerde altın ve gümüş yığınlarını yanımda bulundurur) dedi. Bâzan hasır, tahta, döşek, yünden dokunmuş keçe veya kuru toprak üzerinde de yatardı. [İbni Âbidîn rahime-hullahü teâlâ, orucu anlatmaya başlarken diyor ki, (Resûlullahın ve Ondan sonra dört halîfesinin devam üzere yaptıkları şeylere (Sünnet) denir. (Sünnet-i hüdâ)yı terk etmek mekruhtur. (Sünnet-i zâide)yi terk mekruh değildir). Abdülganî Nablüsî rahime-hullahü teâlâ, (Hadîka) kitabında diyor ki, (Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem, kendisinin ibâdet olarak yaptığı şeyleri terk edeni inkâr etmedi ise, yâni darılmadı ise, bu ibâdetlere (Sünnet-i hüdâ) denir. Bunları devamlı yaptı ise, (Sünnet-i müekkede) denir. Resûlullahın âdet olarak yaptığı şeylere (Sünnet-i zâide) veya (Müstehâb) denir. İyi işlere sağdan başlamak, sağ el ile yapmak, binâ yapmakta, yemekte, içmekte, oturmakta, kalkmakta, [yatmakta], elbisede, âletlerde yaptığı ve kullandığı şeyler böyledir. Bunları yapmamak ve un eleği, kaşık gibi (âdette bid’at) olan şeyleri, yâni sonradan ortaya çıkan âdetleri yapmak dalâlet olmaz. Günah olmaz.) Bundan anlaşılıyor ki, masada yemek, çatal, kaşık kullanmak, karyolada yatmak ve konferanslarda, mekteplerde ahlâk ve fen derslerinde, radyo, televizyon ve teyp kullanmak ve her çeşit nakil vâsıtalarına binmek, gözlük, hesap makinası gibi fen vâsıtalarından istifâde etmek câizdir. Çünkü bunlar, âdette bid’attirler. Sonradan meydana çıkan şeylere (Bid’at) denir. Âdette olan bid’atleri, yenilikleri haram işlemekte kullanmak haram olur. Namazda, ezanda ve câmideki vaaz ve hutbede radyo, hoparlör, teyp kullanmak husûsunda (Se’âdet-i Ebediyye) ve (İslâm Ahlâkı) kitaplarında geniş bilgi vardır. İbâdette bid’at yapmak, ufak değişiklik yapmak, çok büyük günah olur. İbâdetlerde, emrolunan şeyleri yapmaya yardımcı olan yenilikleri yapmak lâzımdır. Yasak edilmiş şeyleri yapmaya yardımcı olan yenilikleri, değişiklikleri yapmak bid’at olur. Meselâ, ezan okumak için minâreye çıkmak lâzımdır. Çünkü, yüksekte okumak emrolundu. Fakat, ezanı hoparlör ile okumak bid’attir. Çünkü, âlet ile okumak emrolunmadı. İnsanın okuması emrolundu. Namaz vakitlerini bildirmek ve başka ibâdetleri yapmak için, çan çalmak, boru öttürmek gibi, müzik âletleri kullanılması da Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem tarafından yasaklandı.]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir