Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AYVALIK EĞİTİM-SEN, “KÖY ENSTİTÜLERİNDEN NASIL YGS’YE GELDİK’ AÇIKLAMASI

 Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde Eğitim-Sen İlçe Temsilciliği tarafından yapılan Köy Enstitülerinden,

 Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde Eğitim-Sen İlçe Temsilciliği tarafından yapılan Köy Enstitülerinden, nasıl YGS’ ye gelindiğine ilişkin yazılı bir basın açıklaması yapıldı.
  Ayvalık Eğitim-Sen Temsilcisi Edibe Keleş tarafından yapılan basın açıklamasında, Çağdaşlıktan ve Bilimsellikten yana olan insanların içinde, Köy Enstitüleri akla geldiğinde her defasında derin bir hüzün oluştuğu ve sanki bir yanların koparıldığı ve eksik kaldığı vurgulandı. Yapılan açıklamada, “Özelliklede insanı seven, insan eğitmenin inceliklerini bilen, eğitilmiş, bilinçli bir insanın ‘insanca yaşamaya’ katacağı değeri tahmin eden kişilerdir bu sızıyı hissedenler. Çok da haklı bir sızıdır bu! Eften püften bir ahlanıp-vahlanma değil, tıpkı bir insanın sağ elinin kopması gibi acı verir ülkesini, yurdunu seven insanlara. Çünkü köy enstitüleri, şu an tam da göbeğinde yaşadığımız YGS skandalı, ithal öğretmen kargaşası gibi sorunların çözümüydü belkide. Belki bunlar hiç yaşanmayacaktı, eğer yaşama şansı verilseydi köy enstitüleri eğitim modeline. Çünkü o zaman her birey örgün eğitiminin ilk yıllarında fark edecekti etrafında olup bitenleri, dünyanın değerlerini ve yurttaşlık bilincini. O zaman gerçekten hayal olmayacaktı koyun otlatırken bir yandan dünya klasiklerini okuyan çobanlarımızın olması ya da geleceğimiz olan gençleri sahiplenen yönetimlerin iktidar olması” ifadeleri yer aldı. 
  Yapılan açıklamada, Köy Enstitülerinin, dünyadaki gelişmeleri izleyip yorumlayabilen, sorunlar karşısında çözüm yolları arayışında hep aklı ve bilimi kullanan çağdaş insanları yetiştirme projesi olduğunun altı çizilirken, “Tüm dünyada faşizm rüzgârlarının estiği 1940’lı yıllarda Anadolu topraklarında iyiyi, güzeli, insana özgü zenginlikleri ortaya çıkarmanın adıydı. Peki, ne oldu köy enstitülerine? Şimdi niçin test kitaplarıyla boğuşuyor çocuklarımız ve gençlerimiz? Dahası yüzlerce kitabın çalışılması, onbinlerce sorunun çözülmesi, insanca yaşamdan verilen bir sürü ödün, özveri niçin yetmiyor sadece güvenli bir gelecek oluşturmaya? Çünkü köy enstitüleri çağdaş, aydın, gelişime ve eğitilmeye açık bir toplum yaratacak ve onlarda sömürülmeye izin vermeyecekti. Bu durum elbette ki iç ve dış sermaye başta olmak üzere baskıcı bir politikayı benimseyen çevrelerin pekte hoşuna gitmedi ve insanlarımız birbirine düşürüldü. Toplumun en dinamik kesimi olan lise ve üniversite gençliği; tam bağımsız Türkiye şiarıyla hareket ederek, yaşamları hakkında söz sahibi olmak istedikleri için ve ekonomik-sosyal sisteme karşı oluşan toplumsal muhalefetin yanında oldukları için ülkemizde darbeler yapıldı. Her seferinde üniversiteler, sorunların merkezi olarak gösterildi ve genç beyinler baskı altına alınmaya çalışıldı. Bunu takip eden süreçte ülkenin aydınlık geleceğinin eğitim projesi olan köy enstitüleri önce yatılı öğretmen okullarına, sonra yatılı okula, sonra da normal lise eğitimine zamana yayılarak bertaraf edildi. Ülkenin yönetiminde söz sahibi olması gereken entelektüel kesim devletten yavaş yavaş dışlandı” denildi.
 
“YÜZBİNLERCE GENCİN GELECEĞİ TEHLİKEYE ATILDI”
  Ayvalık Eğitim-Sen Temsilcisi Edibe Keleş’in yaptığı basın açıklamasında, “Ülkenin dinamik gençliği yapılan darbelerle pasif hale getirildi.  Bunun devamı olarak artık pasifize olmuş çoğunluk ‘yandaşlık’ kavramını farkına bile varmadan benimsedi. Bu duygu; çıkarın, çıkarcılığın ön planda tutulmasını sağladı. ‘Yandaşlarını kurumlara yerleştirme’ çabası, asıl amacı bilimsellik olması gereken bir kurumun Y.Ö.K. adı altında, demokrasiden ve özerklik ilkesinden saparak düzene hizmet eden bir işleyişe bürünmesine neden oldu. Ve şu günlerde adaletsizliğin, yobazlığın, faşizmin yandaşı olan kurumlar bize; şifreli sorular, şaibeli sınavlar ve ithal öğretmen kavramlarını tanıttı. Tüm bunlar kendini zaten sosyal güvence altında hissetmeyen yüz binlerce gencin geleceğini tehlikeye atmış , ‘ithal öğretmen’ kavramıyla bu ülkede üniversite bitirmeyi vasıfsızlaştırmış ve milyonlarca ailenin harcadığı onca emeği hiçe saymıştır.  Bu yüzdendir ki biz Eğitim-Sen olarak; Eşit olmayan adaletsiz sınav sistemine ‘hayır’ diyoruz. Üniversitelerin bağımsız, demokratik bir zeminde bilimsel kurumlar olarak işlemesini istiyoruz. Eğitimin temel bir hak olduğunu ve mutlaka parasız olması gerektiğini savunuyoruz! Aynı işi yapıp aynı emeği harcadığımız halde mesleğimizin ücretli, sözleşmeli, kadrolu ve ithal olarak sınıflandırılmasını istemiyoruz” denildi.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir