Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

EDREMİT’TE STK’LARDAN MADEN TEPKİSİ

 EDREMİT’TE STK’LARDAN MADEN  TEPKİSİ-Kazdağları’nda maden araması, zırdelilikten öte adeta cinnet

 EDREMİT’TE STK’LARDAN MADEN  TEPKİSİ
-Kazdağları’nda maden araması, zırdelilikten öte adeta cinnet geçirmektir
 
 Balıkesir’in Edremit İlçesinde bir araya gelen 6 sivil toplum kuruluşu yaptıkları ortak açıklamada,  Kazdağları’nda maden aramasının, zırdelilikten öte, adeta cinnet geçirmek olduğunu ileri sürdü.
  Edremit Avcılık ve Atıcılık Öğretim Gençlik Kulübü Derneği, Edremit Merkez Avcılık ve Atıcılık İhtisas Kulübü Derneği, Edremit Kanarya ve Güvercin Sevenler Derneği, Kazdağı Milli Parkı Alan Kılavuzları Derneği, Dereli Köyü Avcılık ve Nişancılık Kulübü Derneği ve Kuzey Ege Avcıları Derneği başkanları bir araya gelerek basın toplantısı düzenlediler.
Toplantıda, Güney Marmara Çevre Derneği, Edremit Körfez Şubesi tarafından “Kazdağı’nı Vermeyeceğiz!”  sloganı ile başlatılan organizasyona destek verileceği ve maden aramalarından duyulan rahatsızlık dile getirildi.
 Başkanlar şunları söylediler: “Dağlarımızdaki yüze yakın maden ruhsatı en büyük çevresel yıkım dayatmasıdır. Dünya’da var olan üç THEBE şehrinden biri Havran Tepeoba köyü civarındadır. Şimdi bu antik kent ve Kumluca’nın güzelim çam ormanları molibden ve bakır madeni olan Tepeoba köyü madeni ile yok ediliyor. Güzel doğası ve biyolojik çeşitliliği yok edilmek istenen, dünyanın en önemli doğal yaşam alanlarından biri olan ve mitolojide İda dağı olarak anılan Kazdağları’nın Ege Denizi’ne bakan Edremit Körfezi’nde yetiştirilen zeytin ve zeytinyağlarının natürel olarak tüketilebilen tek üründür. Ayrıca dünyada oksijen bakımından en zengin bölge olan Edremit Körfezi Kazdağları’ndan doğan kaliteli kaynak suları ve Edremit, Burhaniye, Havran ovalarında yetişen sebze ve meyvelerinin bu maden çalışmalarından etkilenebileceği aşikârdır. Bölgemizdeki yaban hayatının bu maden yüzünden yok olmasına izin vermeyerek, Gümçed Derneği tarafından 10 Nisan 2011 Pazar günü düzenlenecek olan etkinliğe katılarak destek olacağız.” dediler.
  Yetkililer,  ayrıca Harvard Üniversitesi Organizma ve Evrim Biyolojisi Bölümü’nden Profesör Edward O. Wilson’un görüşlerini de anlatarak şöyle konuştular, “Aslında yıllar önce bir grup iktisatçı ve biyolog, yok etmekte olduğumuz dünyanın değerini dolar bazında hesaplamaya çalıştı; su, hava, toprak vs. Hesapladıkları rakam yılda 33 trilyon dolardı. Bu bize tamamen bedava veriliyor ve doğal dünyayı yok ettiğimizde, onu kendi ekonomik aygıtımızla ikame etmek zorunda kalıyoruz; bir ormanı ya da bir su havzasını yok ettiğimizde olan bu. Bedava suyu yok ediyoruz ve sonra onu filtreleme cihazlarıyla üretmek zorunda kalıyoruz, bu da milyonlarca, yüz milyonlarca dolara mal oluyor. Yaptığımız şey, dünyayı adım adım basbayağı bir uzay gemisine çevirmektir. Bir ‘tür’ olarak içinde rahat edemeyeceğimiz bir araca çevirmektir. zırdelilikten başka bir şey değildir. Uzmanlar, ‘2050 yılına kadar Türkiye’nin büyük bölümünün çöl olabileceğini,  yakında savaşların su nedeniyle çıkacağını, tatlı su kaynaklarının hızla bitmekte olduğunu, milyonlarca insanın bu yerkürede su bulamadıklarını’ söylerken, TEMA yetkilileri; ‘40 yılda 1,25 milyon hektar alanı kaybettiğimizi, kişi başına düşen suyun azaldığını’ söylerken, küresel ısınmaya bağlı olarak; buzullar erirken, denizlerin seviyesi yükselirken, göller küçülürken, orman yangınları çoğalırken, ani, düzensiz ve şiddetli yağmurlar, seller, hortumlar, heyelanlar gibi tropik iklim özelliğine sahip doğal felaketler Türkiye’mizde dahi çoğalırken ve 1 kg ekmek için yaklaşık bin ton suya, 1 kg et için 10 bin litre suya ihtiyaç varken ve 35-40 santimetrelik tarım yapılabilecek verimli toprağın oluşumu için 20 bin yıl gerekirken,
dünya bu sorunları nasıl çözmesi gerektiği konusunda çözümler üretemezken, bizim kendi temiz su kaynaklarımızı tüketecek, zehirleyecek ve yaratacağı çevre felaketleri bakımından Kazdağlarımıza maden arama faaliyetleri yapmamız; zırdelilikten de öte ‘cinnet geçirmektir

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir