– ÜLKÜCÜ İŞÇİLER DERNEĞİ BAŞKANI KEMAL ASLANER:
– “TEKEL İŞÇİLERİ, TÜRKİYE’YE İŞÇİ SINIFI VARDIR DEDİRTİLER”
Mustafa TERZİOĞLU
Balıkesir ‘in Edremit ilçesi Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Kemal Aslaner, Tekel işçilerinin Türkiye’ye işçi sınıfının olduğunu hatırlattıklarını açıkladı.
Ankara’da son yılların en soğuk kış aylarında çadırlarda geceli gündüzlü direnen TEKEL İşçileri’nin Hükümet ile yapılan görüşmelerde anlaşmaya varamadıklarını bildiren Aslaner, “ Sonuçları ne olursa olsun TEKEL işçilerinin bu destansı direnişi işçi sınıfının başarı hanesine yazılacak bir eylem namıyla tarihte yerini alacaktır.
Türkiye’nin son 25 – 30 yılında kaç tane büyük işçi eylemi vardır. Zonguldak maden işçilerini 1990 ‘daki büyük grevi ve Ankara yürüyüşü. 12 Eylül sonrasında 2 bin 500 işçi ile başlayan, 1986’daki Netaş Grevi, 1989 Bahar eylemleri, Tekel İşçileri özlük haklarını ilgilendiren 4C statünde karşı direniyorlar. Bilindiği gibi bu harf ile rakamın bir birlikteliği daha var. C – 4 !. C-4 tahrip gücü çok yüksek plastik bir patlayıcının da adıdır. Patlatılması için bir fünyeyle ihtiyaç olan bomba, 1960’larda geliştirildi. 1960 ‘lar da Türkiye İşçisi Sınıfı en önemli silahına Kavel Grevi ile sahip olmuştu. 1961 Anayasası’nda yer alan İşçilerin grev hakkı için yasal düzenleme bir türlü yapılamıyordu. Sonunda Maden -İş Sendikası Koç Holding’e ait İstinye’ deki Kavel Kablo Fabrikası’nda 1963 yılının soğuk bir kış günü ( 28 Ocak) işçilerin fabrikasının kapısına kocaman pankartı astılar: “Bu iş yerinde Grev var!
İstanbul‘un ücra bir köşesindeki fabrikada başlayan bu direniş büyük bir dönüşümünün anahtarı oldu. Grevi takip eden günlerde Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’ in hazırladığı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt kanunu TBMM’ den geçerek kabul edildi.
Bazı kaynaklar bu gelişmeyi Ecevit, İşçilere grev hakkını verdi diye yorumladı. Ama bütün dünya biliyordu ki gerçek öyle değildir. Hak verilmez alınır. İşçilerde söke söke bu hakkı almışlardı. Kavel İşçileri de grev haklarını kullanarak söz konusu yasanın yürürlüğe girmesini sağlamışlardı. Kavel grev o kadar büyük bir heyecan yaratmıştı ki izleri hayatın her alanına yayıldı. Mesela büyük Şair Hasan Hüseyin o heyecanla Kavel şiirinde şu satırları yazmıştı:
İşime karım dedim
Karıma Kavel diyeceğim
ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada
Güneşe karışmadıkça ettim
Kavel Grevcilerine türküsünü söyleyeceğim…..” dedi.
Aslaner şunları söyledi:” Şimdi Ankara’nın soğuğunda direnen TEKEL işçileri emek dünyası adına gelecek günlerin onur duvarına örüyorlar.
İşçi sınıfının üretim gücünü bütün Türkiye’ye hatırlattılar. İşçi sınıfı vardır dediler. Tıpkı Kavel İşçilerinin destanı, NETAŞ grevcilerinin heyecanı, Zonguldak Madencilerinin direniş gücü gibi, AK Partili teslimiyet yıllarına karşı dimdik duran eylemciler oldular.
İşte bu yüzden sonuçları ne olursa olsun rahatlıkla diyebiliriz ki: TEKEL İşçisi ülkenin yüz akıdır! İşte bu yüzden diyoruz ki, Ülkücü İşçiler Derneği İşçilerin yanında ve arkasındadır. Bu yaşanan olayı Türkiye Halkı hiç bir zaman unutmayacak ve seçim zamanı AK Parti’ye sandıkları da hatırlatacaktır. Allah Türkü Korusun ve Yüceltsin”
Ankara’da son yılların en soğuk kış aylarında çadırlarda geceli gündüzlü direnen TEKEL İşçileri’nin Hükümet ile yapılan görüşmelerde anlaşmaya varamadıklarını bildiren Aslaner, “ Sonuçları ne olursa olsun TEKEL işçilerinin bu destansı direnişi işçi sınıfının başarı hanesine yazılacak bir eylem namıyla tarihte yerini alacaktır.
Türkiye’nin son 25 – 30 yılında kaç tane büyük işçi eylemi vardır. Zonguldak maden işçilerini 1990 ‘daki büyük grevi ve Ankara yürüyüşü. 12 Eylül sonrasında 2 bin 500 işçi ile başlayan, 1986’daki Netaş Grevi, 1989 Bahar eylemleri, Tekel İşçileri özlük haklarını ilgilendiren 4C statünde karşı direniyorlar. Bilindiği gibi bu harf ile rakamın bir birlikteliği daha var. C – 4 !. C-4 tahrip gücü çok yüksek plastik bir patlayıcının da adıdır. Patlatılması için bir fünyeyle ihtiyaç olan bomba, 1960’larda geliştirildi. 1960 ‘lar da Türkiye İşçisi Sınıfı en önemli silahına Kavel Grevi ile sahip olmuştu. 1961 Anayasası’nda yer alan İşçilerin grev hakkı için yasal düzenleme bir türlü yapılamıyordu. Sonunda Maden -İş Sendikası Koç Holding’e ait İstinye’ deki Kavel Kablo Fabrikası’nda 1963 yılının soğuk bir kış günü ( 28 Ocak) işçilerin fabrikasının kapısına kocaman pankartı astılar: “Bu iş yerinde Grev var!
İstanbul‘un ücra bir köşesindeki fabrikada başlayan bu direniş büyük bir dönüşümünün anahtarı oldu. Grevi takip eden günlerde Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’ in hazırladığı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt kanunu TBMM’ den geçerek kabul edildi.
Bazı kaynaklar bu gelişmeyi Ecevit, İşçilere grev hakkını verdi diye yorumladı. Ama bütün dünya biliyordu ki gerçek öyle değildir. Hak verilmez alınır. İşçilerde söke söke bu hakkı almışlardı. Kavel İşçileri de grev haklarını kullanarak söz konusu yasanın yürürlüğe girmesini sağlamışlardı. Kavel grev o kadar büyük bir heyecan yaratmıştı ki izleri hayatın her alanına yayıldı. Mesela büyük Şair Hasan Hüseyin o heyecanla Kavel şiirinde şu satırları yazmıştı:
İşime karım dedim
Karıma Kavel diyeceğim
ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada
Güneşe karışmadıkça ettim
Kavel Grevcilerine türküsünü söyleyeceğim…..” dedi.
Aslaner şunları söyledi:” Şimdi Ankara’nın soğuğunda direnen TEKEL işçileri emek dünyası adına gelecek günlerin onur duvarına örüyorlar.
İşçi sınıfının üretim gücünü bütün Türkiye’ye hatırlattılar. İşçi sınıfı vardır dediler. Tıpkı Kavel İşçilerinin destanı, NETAŞ grevcilerinin heyecanı, Zonguldak Madencilerinin direniş gücü gibi, AK Partili teslimiyet yıllarına karşı dimdik duran eylemciler oldular.
İşte bu yüzden sonuçları ne olursa olsun rahatlıkla diyebiliriz ki: TEKEL İşçisi ülkenin yüz akıdır! İşte bu yüzden diyoruz ki, Ülkücü İşçiler Derneği İşçilerin yanında ve arkasındadır. Bu yaşanan olayı Türkiye Halkı hiç bir zaman unutmayacak ve seçim zamanı AK Parti’ye sandıkları da hatırlatacaktır. Allah Türkü Korusun ve Yüceltsin”